H&M OJELERIM

Merhaba!

Bugün severek kullandığım ve indirim olsun olmaksızın renklerine dayanamayıp aldığım H&M markasının ojelerimi sizlerle paylaşacağım. Bildiğiniz gibi H&M daha çok giyim markası olarak tanınıyor fakat kozmetik bölümünün hayranı da çok. Hem uygun fiyatlı hem de kaliteli ürünler bulmak kolay gerek makyaj malzemelerinde gerekse ojelerde.


H&M ojelerime daha yeni 2 tanesini eklemiştim fakat bu fotoğrafları daha önce çektiğim için onlara burda yer veremiyorum. Bende olan renklerin isimleri şu şekilde; Raspberry Taffy, Nocturne, October Russet, Precious



Renkleri görmeden önce genel olarak bahsetmem gerekirse, H&M ojeleri -burdaki ojeleri- tek katta kapatıcı, tırnağınıza renk vermeyen, kalıcılığı orta düzeyde olan ojeler benim fikrime göre. Açık renklerde bile tek katta kapatıcı olması benim çok hoşuma giden özellikleri. Bazı ojelerin kokusu beni rahatsız ediyor fakat H&M ojelerinde o kadar rahatsız edici bir koku yok. 

Kaliteli ojeler olduğunu söylemeliyim, sürümü gayet kolay.


Renklere bakacak olursak;


H&M RASPBERRY TAFFY


Tek kat sürülmüş halini görüyorsunuz, fakat düzgün süremezseniz rahatlıkla 2. katı da sürebilirsiniz, ağırlaşmıyor tırnağınızda 2. kat.
Bu renk tam bir yaz pembesi değil mi, pastel tonları günlük hayatta sürmeyi pek sevmesem de nail art için çok gerekli oluyorlar. Ayrıca bu oje Golden Rose Express Dry 26 ile de neredeyse aynı. Bunu bulamazsanız ya da fiyatından ötürün almazsanız Golden Rose'u tercih edebilirsiniz fakat ben Golden Rose için 2 hatta 3 kat gerekiyor tam verimi almak için. Ben Raspberry Taffy'i öneririm.




H&M NOCTURNE

En sevdiğim ojelerimden birisi bu simli koyu mavi oje. Mavi rengin aşığı değilim fakat bu oje içerdiği simler ve renk tonuyla oje koleksiyonumun en güzellerinden birisi. Simli olmasına rağmen ojeyi temizlemesi nispeten kolay.




Güneş ışığında gerçek güzelliği ortaya çıkıyor.



H&M PRECIOUS

Şişesinde durduğu gibi durmayan ojelerden birisi bu Precious rengi. Tırnağımda gördüğünüz üzere altın sarısı fakat şişesinde daha çok duochrome gibi duruyor. Tek kat sürülmüş hali fotoğraftaki.

 Güneşte ya da kapalı ortamda şişesinde görünen o tüm renkleri ben yakalayamadım, keşke yakalasaydım. Yakalayan varsa beni de aydınlatırsa sevinirim :)

Bu oje de içinde simler barındırıyor ve temizlerken beni uğraştırdı doğrusu.





H&M OCTOBER RUSSET

İsminden de çıkaracağımız gibi tam bir sonbahar rengi. Gerçi bu renk gün batımını da andırmıyor değil. Ben sonbaharda bu tonu kullanmayı çok seviyorum. Turuncu ama bak kabağı rengi ya da kiremit rengi ya da yanık turuncu. Öyle bir tonu var. 

Bu ojeyi aldıktan sonra bir baktım Flormar'ın da bu tonda bir ojesi varmış. Onu da aldım,  Flormar'ın klasik serisinden 489 Hot Sun. Flormar'ı ne kadar sevsem de H&M bu serisini tavsiye ederim.



Gelelim fırça yapısına. Fotoğrafta gördüğünüz gibi ince bir fırçası yok ama kalın da denemez. Ucu oval ve bu da sürümünü kolaylaştırıyor. Fırçanın kılları yumuşak ve ergonomik diyebilirim. En sevdiğim fırça bu ojelere ait. 

Bence bu fırçaları Türk firmaları da incelemeye alsın ve bunlardan üretsinler :)




Son olarak fiyatlarından bahsedecek olursam indirimsiz fiyatları 12-13 TL olması lazım, bu fiyatı hak etmediğini düşünenler var fakat ben hak ettiğini düşünüyorum eğer bütçeniz buna müsaitse. Bu ojelerin yarı kalitesinde olan ojeler bile 6-7 TL iken bence bu fiyat normal. İndirimlerde yakalayıp aldım ben ama hepsini bu arada. Bazen 3 Al 2 Öde ya da tek ojeyi 5 TL gibi indirimler oluyor. 



Sizin bana önerebileceğiniz değişik tonda H&M ojeler var mı?

Siz en çok hangisini beğendiniz?

H&M ojeleri ile ilgili kendi görüşlerim bu kadardı, siz bu ojelerden kullandınız mı, kullandıysanız yorumalarınızı bekliyorum.

Bol ojeli günler diliyorum! 😍



CEKILIS HEDIYELERIMLE MAKYAJ + YORUMLARIM

Merhaba!

Bugün sevgili Kübra'nın yılbaşında yaptığı güzel çekilişten çıkan makyaj malzemelerinden bazılarıyla makyaj yaptım ve kısa kısa da ürünleri yorumladım. Elimde açık maskara ve 2 adet kapatıcı  bulunduğu için hepsini daha deneyemedim fakat denediğimde  burada yazıları olacak.



Bu makyajda Maybelline'in Blushed Nudes paletini, 315 Rich Plum rujunu, 60 Cosmopolitan allığını, Fit Mefondötenini, Colossal Kajal göz kalemini kullandım. Ekstra olarak Bobbi Brown Corrector, Missha Closing Cover Kapatıcı, Maybelline Rocket Volume Maskara ve Mary Lou Manizer Aydınlatıcıyı kullandım.

Kübra'nın blogu için; Bayan Kirpik

Çekilişte bulunan tüm makyaj malzemeleri için ise; 

Bayan Kirpik'in Yeni Yıl Çekilişini Kazandım!


Gelelim ayrıntılara;




                                                      

MAYBELLINE BLUSHED NUDES FAR PALETİ

Bu palet gül kurusu ve bu tonlarla yakışacak renkleri içeriyor . Çok sevdiğim bir palet oldu kendisi. Her rengin performansı çok iyi değil fakat özellikle sim içerenler pigmentasyon konusunda tatmin edici. 





Günlük makyajda da kullanılabilir tonlar içeriyor. Bu özelliği içinde sür-çık farlar bulundurmasından da kaynaklanıyor. Tüm göz kapağına uygulayın herhangi bir rengi, eyelinerı da çekin, basit ama güzel bir sonuç elde edin.


Ben yukarıda kalp koyduğum renkler ile böyle bir şey çıkardım ortaya.



MAYBELLLINE FIT ME 120

Bu fondöten karma ve yağlı ciltler için üretilmiş ve ben cildim yağlı iken kullandığımda çok memnun kalmıştım. Rengi bana koyu gelse de daha açık renkli bir fondöten ile karıştırıp kullanıyorum ama bu fotoğraflarda sadece Maybelline Fit Me'yi kullandım. Kuru cildimde uzun süre deneme fırsatım olmadı, malum cildimi olabildiğince makyajdan uzak tutuyorum ilaç kullandığım için. 





Garnier'in BB kreminde pul pul olma sorunu yaşamıştım ilk sürdüğümde bile, bunda öyle bir sıkıntı yaşamadım tabii 1 saat kadar tuttum yüzümde. Cildiniz kuruysa da belki nemlendirici bir bazla kullanılabilir gibi geldi bana ama siz yine de nemlendirici özelliği olan bir ürün kullanın bana kalırsa.

Kapatıcılığı ise bence orta düzeyde. Sivilce izlerimi güzelce gizledi fakat yine de yüksek kapatıcılıkta olduğunu söyleyemeyeceğim.


MAYBELLINE BLUSH/ALLIK 60 COSMOPOLITAN

Buğday tenli olduğum için  ilk önce bana gitmeyeceğini düşündüm bu pembe ve mat allığın  fakat denediğimde hiç de öyle olmadı. Ambalajı da böyle açılıyor, beni uğraştırdı bu nasıl açılacak diye,size de göstereyim dedim.



 Pigmentasyonu yeterli ve kontrollü kullanıldığında buğday tenlilere de yakışacak bir allık. Fotoğraflarda belli olmamış, iyice dağıtmıştım ama memnun kaldığımı söyleyebilirim.


MAYBELLINE COLOSSAL KAJAL

Benim deneyimlemek istediğim göz kalemlerinden biriydi simsiyah bir renk ve kalıcılık vaad eden Maybelline'nin Colossal Kajal'ı. Öncelikle simsiyah güzel bir renk verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Yağlı göz kapaklarında akma yapabiliyor ne yazık ki, altına far bazı sürüp sabitlemeniz lazım. Şu an kuru olan göz kapaklarımda ise akma vs yapmadı ve böyle daha da sevdim. Acelem olduğunda direkt bu kalemi sürüp maskara ile tamamlamayıp dışarı çıkıyorum.



Olumsuz bir diğer yanı ise zor temizleniyor olması, temizlerken göz çevresine bulaşmaya meyilli. Böyle yumuşak uçlu göz kalemleri çabuk bitiyor, yarıladım bile ben de. Ucu kalın gibi görünse de fotoğraflardan göreceğiniz üzere ince çizgiler de çizme imkanı sunuyor.



MAYBELLINE COLORSENSATIONAL 315 RICH PLUM

Son olarak ruja geleyim, bu ruja bayılıyorum. Kokusu harika, sürümü kolay ve kalıcılığı tatmin edici. Tabi kalıcılığı bir mat ruj kadar değil ama yine de sizi idare ediyor. Daha ne olsun. Dudakları kurutmuyor. Günlük olarak rahatça kullanılabilecek bir ruj.



Fark ettiyseniz hepsi Maybelline ürünü. Ben hepsini severek kullanıyorum, sizin de bu ürünlerden kullandığınız var mı?

Görüşlerinizi benimle paylaşırsanız çok  mutlu olurum. Güzel hediyeleri için tekrar Bayan Kİrpik'e teşekkür ediyorum.

Sevgiler...







ALISVERIS (HM, WATSONS, BERSHKA)

MERHABA!

Son zamanlarda çok meşgulüm, bundan sonra dahaçok yazı yazabileceğim diye planlar yaptım tabii ki bir aksilik çıkmazsa. Gerek doğumgünüm dolayısıyla gerek kafa dağıtma amaçlı alışverişler yaptım, yapıyorum. 

Bu sadece kişisel bakım kısmı :)




Önce H&M'den aldıklarım;

Face Palette ( 15 TL )


Instagramda aşırı övülen bu yüz paletini fiyatı da uygun olunca alayım dedim. Paletin içinde, bir aydınlatıcı, bir allık iki de kontür için uygun ürün bulunmakta. Tabi siz bu paleti far niyetine de kullanabilirsiniz, ben açık kahverengiyi öyle kullanabilirim.



ALLIK

Pigmentasyonuna bayılmadım açıkçası, 15 Tl'lik palet olup harika performans sergiliyor diyemem ama aşırı kötü de değil. Yapısı yumuşak, tozutması az ama dediğim gibi ayılıp bayılmadım. Bununla ilgili bir inceleme yazısı yapayım diyorum kısa zamanda.



Ojeler ( The Other Side-  Time To Shine) ( 5 TL )


H&M ojelerine bayılıyorum, bu koleksiyona ama. Bende olmayan renkleri almaya odaklandım açıkçası. O yeşilin tonuna hayran kaldım, evet herkesin hoşuna gitmeyebilir ama ben zaten nail art yaptığım için alıyorum çoğu ojeyi. İlla tüm tırnaklarıma sürmüyorum.




Şu Time To Shine isimli oje yok mu. Harika. Neden bir tane aldım diye çok pişman oldım. Bir daha gittiğimde kalmışsa hepsini toplayacağım :)

FLAKIE HM NAIL POLISH


Yeşil ojeyi bugün sürdüm hemen ama gelin görün ki tırnağımda leke bıraktı. Çok zor temizledim beni sinir etti. İlk defa H&M ojelerinde böyle bir renk verme problemi yaşadım.

Tırnaklarımda duruşu için Instagram'da paylaştığım link için: nailioness


H&M LIPGLOSS (HAWAII  -  4 TL)


Lipglossları çoğu insanın sevmediğini biliyorum, ağırlık yapması saçınızın yapışması faaln çok sinir bozucu.

Şu sıra dudaklarım kuruluktan öldüğü için bende hiç mi hiç ağırlık yapmadı tabi çok sevdim. 





Zaten renk vermesi yok gibi. Bir ışıltı katıyor, yaz akşamlarına yakışmaz mı, yakışır. İçinde minik ışıltıları var.



Bershka Küpe Seti ( 30 TL )


Halkalı küpeler bu ara trend oldu ve ben de çok sevindim bu duruma. Bu güzelliklere karşı koyamadım, kasada sıra beklerken.

      Bershka Küpe Seti EARRING




Organix Argan Oil of Morocco  Saç Kremi ( 31 TL )


Organix'in şampuanları 😍

Saçıma uygun bütün çeşitlerini denemeye karar verdim açıkçası. Bu da şu an hemen dökülen hem de kupkuru saçlarıma iyi gelir umuduyla aldım. Kokusunu çok beğendim.

 Bu arada ben bunu şampuan sanıp almıştım, bu saç kremiymiş şu an bu yazıyı yazarken fark ettim. Ben sık sık böyle hatalar yapıyorum, siz de yapıyor musunuz yoksa çok mu dikkatlisiniz. Hayır parayı kazanan da benim ama hiç dikkat etmiyorum. :) Aynı serinin şampuanını da almak şart oldu.

Organix Argan Oil of Morocco CONDITIONER

Ve en son KAFKAOKUR dergisini aldım. Çok popüler oldu, beni biraz itti bu durum ama bu sayısını alıp okumaya karar verdim. Bir edebiyatçı olmadım ama edebiyata çok ilgim vardır. Edebiyat dergilerini okurdum hem lisedeyken. Ne kadar okumayı özlediğimi fark ettim. Ve bu dergiyi çok sevdim. Size de öneririm edebiyata meraklı iseniz.


Derginin sloganı ile de alışveriş yazımı bitireyim;

" ... ben edebiyattan ibaretim. F. KAFKA"

Sevgiler...





YA SIZ OLSAYDINIZ NE YAPARDINIZ?





Uzunca bir süredir kozmetik ve yaşam blogları gerek bloglarında gerek sosyal medya hesaplarında bazı şikayetler ve sitemler görüyorsunuz. Bizler yani blog yazarları istedik ki bu durumu tek bir yazıda toplayalım, sorunu ve kaynağını anlatalım.

Öncelikle belirtelim; bizler marka gönderisinden çok kendi aldıklarımızı bloglarında yazan blog yazarlarıyız. Yani bu yazıyı yazma cesaretini gösteriyorsak ki bu nokta çok önemli, blogumuz biz istediğimiz için var ve var olacak!

Uzun bir süre aktif blog yazarları olarak olayları uzaktan izledik. Blog yazmayı kolay zannedenler ticari veya en azından çıkar amaçlı blog açıyorlar. Hatta blog demeyelim, instagram hesabı açıyorlar ve kendilerine blogger diyorlar. Üzerine son zamanların en moda hadisesi takipçi satın alıyorlar. Bir bakıyorsunuz 2 aylık bir instagram hesabı 40 bin takipçiye ulaşmış. Çözünürlüğü iyi fotoğraflar, hatta bazen yabancı bloggerlardan aldıkları fotoğraflar ile “dostlar iş başında görsün” mantığı ile paylaşım yapıyorlar. Ardından markalara yazmaya başlıyorlar, tanıtmak için ürün istiyorlar. Zaten instagram hesaplarını açar açmaz profillerine ekledikleri bir not var: “Reklam ve iş birlikleri için DM” Yani amaç baştan belli sizce de öyle değil mi? Ve bazıları blog nedir, blog nasıl yazılır haberi yok. İçlerinde instagramın gerçekten blog olduğuna inananlar var biliyor musunuz?.

Bu şekilde bir yol izleyerek hem gerçek blog yazarlarının emeğini hiçe saymış oluyorlar hem ‘blog yazarlığı’ vurgusunu kötüye kullanıp lekeliyorlar. Olay bununla da sınırlı değil. Markaların ‘denemeleri ve yazmaları’ için gönderdiği ürünleri satmaya başlıyor kimileri. Yani olayın ticari boyutuna kısa yolla ulaşıyorlar.

Peki bu durumda sadece kendini blogger zanneden ve etrafındakileri inandıranlar mı suçlu? Bunların hesaplarını incelemeyen ve “ben bloggerım dediğinde “hani senin blogun” diye sormayan firmaların hiç mi suçu yok? Aslında bakarsınız suçları hiç azımsanmayacak ölçüde. Onlar bu blog yazmayan ve takipçileri gerçek olmayan hesaplara ürün gönderip, ürünlerin akıbetini bile sormayınca ne oluyor? “Bu iş ne kadar kolaymış” diye düşünen meraklı insanlar da açıyorlar bir instagram hesabı, alıyorlar takipçiyi başlıyorlar firmalara yazmaya. Belki onlara da gelir öyle değil mi?

Bu arada emek veren blog yazarları ne yapıyor dersiniz? Sırf bu işi severek yaptıkları için, blog yazarken paylaşım yaparken mutlu oldukları için ceplerinden para verip o markaların ürünlerini almaya devam ediyor. Evet bir çoğu bunu yapıyor.

Sizce firmalar neden böyle yapıyor? Ürünleri yazmayan tanıtmayan hatta blog bile yazmayan insanlara neden ürün gönderiyorlar? Bizler nasılsa gidip o ürünleri alıp, kullanıp yazıyoruz. O kişiler bedava olmazsa almıyor. Sebep bu olabilir mi? Biz mantıklı bir gerekçe bulamadık. Bizler blog yazarı olarak, birer tüketici olarak blog yazarları kimdir, ne kadar samimidir bir iki defa okumakla anlayabiliyorsak koskoca pr ekipleri bunu neden anlayamıyor? Çalıştıkları markayı aşağı çekmek hoşlarına gitmez ama ürün gönderdikleri insanlar instagram hesaplarında bile ürünü yorumlamazken nasıl bir sonuca varmayı düşünüyorlar dersiniz? Peki pr işlerini instabloggerlara veren markalara ne dersiniz? Bol bol soru işreti konulacak cümleler kurmak mümkün bu paragrafta… Bizde bu soru işaretleri oluşturan markalar yanında nokta atışı yapan muhteşem firmalar da var. Onları da yürekten tebrik ediyoruz.

Bir sorun da nedir biliyor musunuz? Firmaların uyarılara duyarsız olması! Ya cevap verilmiyor, ya geçiştiriliyor. Bazı markaların ‘blogger toplantısı’ adı altında bir organizasyon yapıp katılımcıların yarısından çoğunun blogu olmayan makyaj sever instagram hesabı olması ayrı bir konu zaten.

Bu noktada hemen vurgulayalım; markaların denemesi için ürün gönderdiği çok kıymetli blog yazarları da var. Ve bizler onların yorumlarını fazlası ile önemsiyor ve ilgi ile takip ediyoruz.

Bu yazıyı hep birlikte hazırlayıp yayınlamadan önce çok düşündük. İlk soru 'acaba tepkimiz işe yarar mı?’ Evet okuduğunuza göre yazıyı yayınlama kararı aldık. Hiç bir işe yaramasa da, ürün incelemeyi değerlendirmeyi bilmeyen amacı çok farklı olan insanlarla iş birliği yapılmaya devam edilse de bizim çizgimiz net! Bugüne kadar ne yaptıysak o şekilde devam etmeyi planlıyoruz. Ya siz olsaydınız ne yapardınız?

Not: Bu yazıyı görüp paylaşmak isteyen blog yazarlarının, detaylıca anlayarak okumasını rica ediyoruz. Yazıda altını dolduramayacağı özelliklere sahip birinin bu yazıyı yayınlaması doğru olmaz. Mesela bloguna düzenli yazı girmeyen veya blogu sadece hediye ürünlerle dolu olan bir blog yazarı lütfen bu yazıyı yayınlamasın. Bizler gibi düşünen yazarların bu yazıyı paylaşması hepimizi mutlu eder. Bizler doğru yolda olduğumuzu biliyoruz ancak yazının çok fazla blogda yayına girmesi bizim tavır ve tepkimizin doğru olduğunu çok fazla insana ulaştırır.

Sağlıcakla…

ROACCUTANE- 3 .ve 4. ay



Merhaba!

Sivilcelerle savaşım sürmekte. Hala Roaccutane kullanmaya devam ediyorum, şu an 5. aya geçtim. Kesinlikle çok ciddi yan etkileri olan bir ilaç Roaccutane, kullanırken doktorunuzun söylediği bütün uyarılara dikkat etmeniz gerekiyor. Ben de yaşadıklarımı aktarmaya devam ediyorum burda.




3. ay

Havalar çok soğuk olduğu için burnumun içi çok kurudu, böyle nasıl anlatsam acıyor burnumun içi. Ben ilk anlamadım kuruluktan acıdığını. Anladığımdaysa çok geç olmuştu, burnumun içinde bir yara çıkmıştı ve acı vericiydi. Önce badem yağını, sonra da hindistan cevizi yağını sürdüm geçmesi için ama fayda etmedi. Ben de Hametanı sürdüm mecburen ve bingo! Geçti yara 2 günde. Hametan benim için bu süreçte en iyi arkadaş. Doktora gittiğimde de 3. ayın sonunda Hametan'ı sürmemi söyledi o da. 


Dışarıda soğuk havaya maruz kaldığım için eve geldiğimde ellerim kıpkırmızı oluyordu, sanki soğuktan yanmış gibi. Ve üzerinde kırmızı kırmızı noktalar çıktı. Hametan sürdüm geçmedi, ne yapsam geçmedi o kırmızı noktalar. Doktor Locoderm isimli bir merhem vermişti ve 2 günde geçti o noktalar. Bi önceki yazımda söylemiştim sanırım bunu. Bi kaç kere daha çıktılar ama Locoderm ile geçirdim. Ve ellerime sürekli el kremi sürdüm.

Cildim o kadar hassaslaştı ki koşarken saatimin kasası bileğime sürtündüğü için bileğim tahriş oldu.
Aknefloksu kullanmayı aksatsam yanaklarım, burnum kızarabiliyor. Havluyla kurulayamıyorum suratımı, acıtıyor. Kağıt havlu ile kuruluyorum.

Ve çok rastlanan diş eti iltihabından muzdaribim. Dişlerimi sürekli fırçalamama rağmen bunu yaşadım. Diş ipi de kullanıyorum artık ve çok aza indirdim. 

Psikolojim mi? O da pek iyi değildi.





4. ay

Artık 2 ayda bir kan tahlili istiyor doktor ve testlerimde hiçbir sıkıntı yok, çok şükür. 

Bu ay yine kocaman sivilcelerim çıktı ama şu an yani 5. aya girerken yüzümde bi kaç derinin altında olan sivilce dışında sivilcem kalmadı. Bittiler mi ne?! :)


Bu ay ilacın psikolojimi çok etkilediğini söyleyebilirim. Ortada hiçbir sebep yok mutsuz olmam için şu an hayatımda ama yine de depresif takılıyorum. Doktor bunun için bir antidepresan önerdi ama ben istemiyorum çünkü onun da yan etkileriyle uğraşamam ve zaten idare ediyorum çok şükür. Hatta anneme diyorum böyle böyle, senin psikolojini mi bozdu ki ilaç ben hiç fark etmedim dedi. 




Bu ilacı kesinlikle Eylül-Ekim gibi başlayın derim ben Şubat'ta başladım ve tedavimin bitmesine daha 3-4 ay var. Yani bi kısmı yaza geldi ve bu demek oluyor ki güneş konusunda aşırı hassas olmanız lazım. İyi bir güneş kremi sürmezseniz ve doğru kullanmazsanız güneş lekelerine merhaba diyebilirsiniz.

Ben gözlerimin altına sürmüyordum güneş kremini. Bir gün fark ettim ki göz altında minik bir güneş lekesi çıkmış. Bundan sonra göz altına da sürüyorum. Zaten inanın ki yüzüm o kadar hassas ki yarım saatten fazla kalsam güneşte aşırı rahatsız ediyor beni. 

Şu ana kadar benim için tek çekilmeyen yan etkisi psikolojimi etkilemesi oldu.


Bir arkadaşım da aynı ilaca başladı ama o Aknetrent kullanıyor. O da eş değeri Roaccutane'ın ama daha ucuzu. İçerikleri hemen hemen aynı. Ben de bi dahaki aya Aknetrent almayı düşünüyorum. 

Bu ilaç herkeste o kadar farklı etki ediyor ki. Mesela arkadaşım ilacı kullanmaya başladığı günden itibaren dudakları çok kurumaya başladı benim anca 1 hafta gerekmişti kuruması için.

Çok da uzatmıyım bu yazıyı, umarım birilerine yardımı dokunur.

Bütün yan etkileri doktorunuza söylemekten çekinmeyin ve doktorunuz ne derse uyum sağlayın. Ben gittiğim doktordan çok memnunum şu anlık.


Yeterince can sıkıcı konulardan bahsettiğime göre iyi bir haber vereyim diyeceğim ama ne yazık ki öyle bir şey yok 😀 Okullar tatile girdi, o sayılıyor mu😀

Sevgiler

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Bu Blogda Ara